Merhabalar Arkadaşlar,
Öncelikle
şunu belirtmek isterim ki, ziyaret ettiğimiz her mekan piyasada en
gözde yerler, hepsi kalbur üstü, hepsindede işinin erbabı
yılların ustaları tezgahlarının başında. Buralarda yemek
yiyenin yüzü ekşimez. Bütün bu ustalara, emektarlara saygımızı
arz etmekle beraber; biz de kaliteli yiyicileriz ve amatör bir ruhla
tecrübelerimizi siz değerli takipçilerimizle paylaşmayı
amaçlıyoruz. Bu sitede yer alan yorumlarıda ustalarımız, bir
feedback olarak kabul edip, kalitelerini arttırabilirler diye
düşünüyoruz.
Şimdi gelelim
, GurmedenYeme'nin ikinci mekanına: HACIBAYRAM DÖNERCİSİ - NAZIM USTA
Ankara
dendiğinde akla ilk gelen lezzet, Ankara Yaprak Döneridir ve bu
mübarek döneri her kişi değil, er kişi hakkını vere vere imal
edebilir. NAZIM USTA'da bu ustalardan biri.
Etrafımızda pekçok insan, Nazım Usta'nın mekanını methedince bizde GurmedenYeme takımı olarak ikinci ziyaretimizi buraya yapmaya
karar verdik.
Mekan
nezih. Şu an Hacı Bayram Camii'nde ve çevresinde restorasyon
çalışmaları olduğu için ortam sakin. Ama normal zamanlarda, bu
çevre yoğun olur. Belkide bu yüzden mekan kalabalık değildi.
Öncelikle
güzel bir çorbayla öğüne başlayalım diye düşündük. Amaç
karnımızı doyurmak, tıkamak değil tam tersine çorbanın
sıcağıyla midemizi genişletip dönere ve ete zemin hazırlamaktı.
Nazıım Usta’da diğer dönercilere göre daha fazla çeşit çorba
(İşkembe, yayla, mercimek,paça gb…) olduğunu söyleyebilirim.
Ve bence bu ciddi bir artı, şöyle güzel bir işkembe mis gibi bir
paça her zaman ana yemekten önce 10 numara gider. Farklı çeşit
ürünleri tadabilelim diye “Az mercimek çorbası, Az da işkembe
çorbası” sipariş ettik. Seri bir şekilde siparişler geldi:
Mercimek çorbası, aslında pişirilmesi en kolay çorbalardan biridir ve bu çorbayı zenginleştiren, içine koyulan sebzelerin çeşidi-lezzeti vede kullanılacak yağın kalitesidir. Bir de bazı ustalar mercimek çorbasının kıvamını tutturmak için içerisine un koyarlar.(Bu tabir caizse biraz da işin hilesidir.). Nazım Usta’da yediğim mercimek çorbasının lezzeti ve kıvamı bekletilerimin aksine hayli zayıftı. Kıvamlı, lezzetli, tereyağı hissedilir bir çorbadan ziyade, sanki sulandırılmışda servis edilmiş duruluğunda bir çorba bizi karşıladı.
İşkembe çorbası da maalesef mercimek çorbasından çok farklı değildi. Gelen çorbanın tanesi azdı, lezzeti zayıftı.
Menüde
Kuru Fasulyeyi görünce tadını merak ettik ve hemen ondan da az
porsiyon sipariş ettik.Önümüze gelen kuru fasulye mevcut piyasada
yiyelebilecek kuru fasulyelerden, bir tık daha iyi. Ama ben hala
aradığımı bulamadım. Kesinlikle daha iyi olabilir.
Şimdi
geldik günün yıldızına. Öncelikle efendim, döner satan
adamın müşterisi bol olacak ki döner lezzetli olsun. Nedendir? Tezgahta kesilmeyi bekleyen döner, her geçen dakika sertleşir.
Döner kesildikçe güzelleşir….(Bu da dönerin raconu)
Bundan 10 yıl önce Özler'de döner yiyenler bilirler, hemen hemen
aynı lezzet. Bundan daha iyisi Peçenek'te…(Peçenek neymiş diyenler için: ziyaret edilecekler listesinde, üst sıralarda bir mekan)
Pilavın da tadına bakalım
düşüncesiyle hem pilav üstü, hem de normal servis döner
siparişi verdik. Döner çok iyi pişmiş, etteki çok hafif
pembelik ve beraberindeki lezzet kullanılan etin tazeliğini
gösteriyor. (sadece acaba et birazcık daha yumuşak olabilir miydi
diye şöyle bir düşündük o kadar). Nazım Ustanın döneri
Ankara da yenilebilecek en iyi dönerlerden biri. Pilav konusuna gelince pilavda vasat.
Ama siz boş verin pilavı, mis gibi yağlı pideyle
gönderin mideye … Güzel pişirilmiş, ne içi hamur kalmış, nede kurumuş; tam kıvamında bir pideyi, bir güzel yağlamışlar ve dönerin yanında servis ediyorlar. Bu yağlı pide ayrı bir güzellik. Döner tabağında servis edilenden bile güzel. Sakın yememezlik etmeyin.
Gelelim köfteye. Bunca yedik daha da köfte isteyelim mi diye düşündük ama “Battı balık yan gider…” deyip yarım porsiyon da köfte gelsin dedik. Benim kafamdaki köfte yumuşak ve lezzetli olmalı, et pişmeli ama suyu da kaçmamalı. Nazım Ustanın köftesi suyu boldu,dışı pişmiş ama içinin eti kırmızı kalmış, etin suyu bile pembe çıkıyordu. Şimdi zamanın namlı şanlı gurmeleri “Et dediğin, az pişmiş olacak içi hafif kırmızı olacak” derler ama biz türküz abi, öyle çiğ et filan yiyemeyiz. Pişen et tazeyse, pişiren usta ateşin közünü iyi ayarlamışsa, bir de pişirme esnasında etin yanmamasına özen göstermişse, zaten bu et sulu ve pişmiş olarak servise hazır hale gelir. İlla etin sulu olması için, içinin kırmızı olmasına gerek yok yani…
Bunca yedik sütlaç da güzel gözüküyor bir de ondan yiyelim dedik. Sütlaç vasatı geçemedi.
SONUÇ:
HACIBAYRAM DÖNERCİSİ-NAZIM USTA’nın dizaynı ve genel formatı
tam benim kafamdaki esnaf lokantası gibi, gösterişten uzak,
temiz, karın doyurmaya odaklı …
O güzelim dönere bir daha bakalım:
Oyy oy oy oy... Değerli GurmedenYeme takipçileri, bunca anlattık ve sözün özü şu:
Teferruata gerek yok, Nazım Usta'da DÖNER yenir, gerisini karıştırmaya gerek yok…
Adres:
Hacıbayram Camii Avlusu No:31
Ulus / ANKARA
Tel:
0312 310 96 68
Ne
diyelim, siz siz olun “GURMEDEN YEMEYİN…”
Hadi
hayırlı Gurmeler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder